Translate

18 Şubat 2016 Perşembe

Münih ve Yurda Dönüş

20. Gün (20.07.2014)

   Sabah kalktık çok rahatsız bir gece geçirmiştik. Otelden mi kaynaklandı yoksa dünkü gördüğümüz görüntüler mi bizi etkiledi bilmiyoruz ama oteli değiştirmeye karar verdik.Şehre yakın bir otele yerleştik. Pazar günü olduğu için arabayı bedavaya sokağa da park ettik. Pazar olması dolayısıyla her yer kapalıydı. Havada sıcak olduğu için göle gidip yüzelim dedik. Otel resepsiyonundan buralarda nerelere gidilebileceğini sorduk Oda bize Münih'e yakın Stanberger gölündeki Wasserrettungsstation Possenhofen kampını tavsiye etti. Bizde oraya doğru gittik. 
  Şehrin boş olmasını garipserken insanlar aileleri çocukları ile bu gölün çevresindeki kamplara gelerek tatil yapıyorlar. Tüm AVM'ler hatta küçük işletmeler kapalı olan şehir ve kasabalarda insanların kendilerini dinlendirme yollarını çok güzel buldum. Bizde olsa kesin serinlemek için AVM'ye gidilir. 
 Arabayı park ettikten sonra google map'ten arayıp bulduğum kampa gittik. 














    Kalabalık arasında kendimize yeşilliklerde bir yer bulduk örtümüzü örttük, piknik yaptık, uyuduk güneşi seyrettik ve ilk kez göle girdik. Bir daha da gireceğimi sanmıyorum. Gölde ayağını yere basınca çamura basıyorsun. Ben ülkemizin denizini hiç bir şeye değişmem. Anlayacağınız çok hoşlanmadık. Azıcık yüzdük. Sonra dinlenmeye geçtik. Öğleden sonra da 4 gibi de ayrıldık.

  Otele geldik eşyalarımız topladık. Ve tekrar dışarı çıktık metro ile eski şehrin olduğu meydana gittik. Mağazaları gezdik. Alışveriş merkezinin bulunduğu caddede dolandık, sokak konserlerini dinledik, bir şeyler yedik fıskiye altında dinledik. Akşam otele geldik dinlendik. Yarın İstanbul'a dönüyoruz.













21. Gün (21.07.2014)

   Sabah güzel bir kahvaltıdan sonra toparlandık ve hava alanına gittik. Arabayı 12' ye kadar teslim etmemiz gerekiyordu.
  Arabayı teslim ettik. Hava alanında vakit geçirdik. Münih Hava alanınını karış karış ezberledik. Hediyelik eşyalar aldık, yemek yedik ve ülkemize döndük. Evimi çok özledim ...
  2015 yazında görüşmek üzere.........Bizi takip etmeye devam edin.



Nurnberg, Dachau Kampı, Münih

19. Gün (19.07.2014)

   Sabah kalktık güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra üç günümüzü nasıl değerlendireceğimizi konuştuk. Programımıza yeterince sadık kalamamıştık. Ama ilk Avrupa gezimize göre yine de oldukça iyi gittiğimizi düşündük.
   İlk olarak Nürnberg'e gidiyoruz. Çok kısa bir süre içinde Nürnberg'e geldik.
    Nurnberg'e girince ilk önce meşhur Nürnberg mahkemelerini aradık ama bir türlü bulamadık. Şehirde gezemedik bile sadece araba ile şehir de aynı yerlere gittik geldik. Eski şehir de yollar karmakarışıktı. Sonuçta elimiz boş çıktık bu şehirden. Ama size bazı bilgiler vermek isterim.
    Nurnberg Bavyera eyaletine bağlı bir şehir. 2. Dünya savaşı sırasında Nazi mitinglerinin yapıldığı yerler bu şehirde ve şimdi müze haline getirilmiş. 1943 ve 1945 yılları arasında müttefik uçaklarının bombalaması ile hasar görmüş ve 2 Ocak 1945'de ortaçağdan kalma şehir İngiliz Kraliyet Hava kuvvetleri ve ABD ordusu tarafından bombalanarak 1 saat içinde yok edilmiştir. Şehir savaştan sonra yeniden inşaa edilerek ortaçağdan kalma bazı binalar restore edilmiştir. Ancak eski imparatorluk kentinin tarihsel dokusu tamamen yok olmuştur. 
   Hitler'in en sevdiği şehir olarak bilinene Nürnberg savaş suçluların yargılandığı Nürnberg mahkemeleriyle ünlüdür. Ama biz ne yazık ki bulamadık üstelik bir sürü zamanımızı da yedi.



 İnternetten aldım, çünkü biz bulamadık

National Archives and Records Administration, College Park, Md
   Nürnberg mahkemeleri sırasında Amerikan askerleri, Adalet sarayında Nazi savaş suçlularının göz altında tutuyor. Kasım 1945
   Burası eski şehrin avlusu, bu alanda küçük çadır pazarları bulunuyor. Ayrıca Nürnberg St. Lorent Katedrali de bu alanda.




   Eski şehir içerisinde yer alan St. Lorent Katedrali kentin en mistik ve en tarihi binalarından birisidir.1795 yılında yapımına başlanmış ve tamamlanması 200 yılı bulmuş.






    Nürnberg'e umarım başka bir zaman uğrarız diyerek çıktık. 
    Şimdi Münih' e gidiyoruz. Eğer bulabilirsek Dachau Yahudi toplama kampını da görmeyi planladık. Bugün cumartesiydi. Yarında Münih'te kalıp pazartesi akşam 18:55 de uçuşumuz vardı. Ne yalan söyleyim evimi özledim özellikle yatağımı. Otel odaları çok yorucu oluyor. Bazen düşünüyorumda bir karavan mı alsak diye?  Avrupa'da karavanla gezen çok grup gördük.



   Tam Münih'e girince Dachau kampının geride kaldığını fark ettik ve geri döndük. Kampı 
bulmamızda epey bir vaktimizi aldı. Sonunda tel örgülerle çevrilmiş kampı gördük.
   Dachau toplama kampı Nazi Almanya'sının ilk toplama kampıdır. Münih'e yaklaşık 16 km uzaklıktadır.Bavyera eyaletinde bulunan bu kamp önceden terk edilmiş bir mühimmat
fabrikası arazisi iken 22 Mart 1933 'de Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi ve Alman Ulusal Halk Partisi ile koalisyon hükümeti tarafından kurulan siyasi tutuklular için ilk düzenli toplama kampıdır. 23 Türk vatandaşının da bulunduğu bu kampta 45 bin kişi öldürülmüştür.






Kampın giriş kapısı.
    Kapıda yazan ''Arbeit macht frei" yani "Çalışmak özgürleştirir"... Tüm Yahudi toplama kamplarının üstündeki demir kapıda bu yazıyor. Bu arada bu kapı bizim seyahatten  4 ay kadar sonra bildiğim kadarıyla Kasım 2014'de çalınıyor.




  İçeri girerken bile insanı bir hüzün kaplıyor. Yaşanan acıların her yerinizi sardığını hissediyorsunuz.




   İnanılmaz büyük bir alan hemen kapıdan girince sağ taraftan başladık gezmeye. Burada hücreler vardı ayrıca fotoğraflarla, resimlerle belgelerle tanıtımlar yapılan bölümler bulunuyordu. En dikkatimi çeken şey bir odadaki ölenlerin adlarının bulunduğu devasa büyüklükteki arşiv dosyalarıydı. İnsanlar buraya gelerek ölmüş yakınlarının arıyordu.






  Aslında o kadar çok şey vardı ki fotoğraflamak için ama bir türlü elimiz varmıyordu fotoğraf çekmeye öylece kalakalmıştık.



   Dachau toplama kampına önceleri sosyal demokratlar, muhafazakarlar, komünistler ve esir edilen askerlerin yanı sıra papazlar, eşcinseller, çingeneler, Museviler getirilmiş. Çoğuda infaz edilmiş.









   Kampta bulunan insanlar ağır şartlarda çalıştırılmanın yanı sıra pek çok teste de tabi tutulmuşlar. Üstlerine taşlar atılırken sürekli yükselen bir rampadan koşmaları beklenirmiş; bir insanın eğime ne kadar karşı koyabileceği deneniyormuş.Bu arada hiç uyuşturmadan yapılan ameliyatlar, deniz suyu içirmeler, hastalıklı hayvanlara bilerek ısırtılıp sıtma testlerini uygulamalar, neyse bir sürü işkence yazamıyorum bile. Vahşet...... Ben bunları yazarken insanlığımdan utanıyorum, insanlar birbirlerine bunları nasıl yapar, bugünlerde de öyle 
değil mi !!!

   Her sabah bu alanda toplanıyorlarmış. Sabah sayım yapılıyor ve esirler saatlerce ayakta kıpırdamadan bekletiliyormuş.







  Bu gördüğünüz yolun sağlı sollu yanlarında yatakhaneler bulunuyormuş ama şimdilerde yok.















   
  Bu kısımdan sonra zaten kopuyorsunuz. Burası banyo yaptıkları yer. 1. odada eşyalarının çıkarıyorlar sanıyorlar ki banyo yapacaklar. 2. odada yıkanacaklarını sanırken gaz veriliyor.3. odada ise yakılıyorlar. Üstelik çocuk, kadın ve erkek ayırt edilmeden.





   
    Yahudi soykırımı sırasında Alman kimyagerlerin keşfettiği Zyklon B gazı sayesinde gaz odalarında her defasında 100-150 kişi öldürülmüştür. Kapıdan çıkınca  ölenlerin listeleri asılı olduğunu göreceksiniz.


   1945 ilkbaharında kampın kapıları Amerikan askerleri tarafından açılmış ve özgürleştirilmiştir.
    Şimdi Amerikan askerlerini kutluyoruz ama bir müddet sonrada Dresden'i bombalayanlar da Amerika oluyor. Ve 2014 yazında da  Filistin'deki masum bebekleri de İsrail bombalıyor.


  İçimiz bir tuhaf olarak kamptan çıktık. Olan masum insanlara oluyor, Bir kaç çıkarcı devlet yüzünden hasta ruhlu insanlar yüzünden insanların çektiklerine bakar mısınız !
  Buradan Münih'e geçtik.Birazda canınız sıkılıyor tabi. Yaşananları görünce insanı bir düşünce alıyor.
    Münih Almanya'nın en büyük üçüncü ve Bavyera eyaletinin en büyük şehri ve başkentidir.
Biz şehre girdikten sonra otele uğramadan şehrin Old Town merkezindeki Marienplazt'a (Meryem Ana Meydanı) geldik ve gezmek için arabayı park ettik.


   Bu meydanın en önemli binası Meryem Ana Sütunu. Bu sütun I. Maximillian tarafından kentin vebadan kurtuluşuna şükretmek amacı ile dikilen bir sütundur. 
 Bulunduğumuz yer inanılmaz kalabalıktı. Her türden insan vardı. Ayrıca sokak konseri yapılıyordu. (Street Day). Tabi inanılmaz gürültülüydü. Herkes çok eğleniyordu.


         
























  Bu meydan Münih'in en önemli meydanı. Yıllar önce bu meydanda şövalyeler düello yaparmış. Günümüzde meydanda müzeler, pazar tezgahları, seyyar satıcılar, kafeler var.
  Etrafı epey bir dolaştıktan sonra otelimize doğru yola çıktık. Otel biraz şehrin dışındaydı.
Hotel Olympia.