Translate

1 Mayıs 2016 Pazar

5. gün- Vezuve Yanardağı, Pompei, Amalfi, Roma

5.Temmuz. 2015

  Güzel ve sıcak bir sabaha kalktık, bugün süper bir gün olacak günlerden Pazar ve biz Vezüv yanardağına çıkacağız. Vezüv Ulusal Parkı'nın bir parçası olan volkanik dağ Napoli'ye 9 km kadar uzaklıkta ve turistlere belirli bir kısmına kadar açık.



   Güzel bir kahvaltıdan sonra yola koyulduk, önceden nasıl gidileceğini bildiğimiz dağın eteklerinde Vezüv'e doğru tırmanmaya başladık. Erken çıkmamız iyi oldu yoksa buralarda pişerdik. 





  Yol yukarıya doğru tırmandıkça mimozalar yolun her yerini kaplamaya başladı. Burası mükemmel üstü. Yol bir harika bu kadar mimozayı bir arada hiç görmemiştim, tablodan fırlamış gibi her yer sarı ve yeşil. Arabayı yolun kenarına koyduk,arabadan inerek sessiz dağ eteklerinde çiçeklerle fotoğraf çektirdik.








    Tekrar çıkmaya başladık ve yolculuğumuzun başlayacağı noktaya geldik. Arabayı ancak yol üzerinde park edebiliyorsunuz. Burada bile park parası ödeniyor. Eğer ödemek istemezseniz çok daha aşağılara park ediyorsunuz. Ama bayağı bir yokuş çıkacaksınız. Zaten otoparktan Vezüv kraterine yaklaşık 45 dk. sürekli tırmanıyorsunuz. Ama değiyor.
   Hadi tabana kuvvet diyerek tırmanışa geçtik. Yollar toprak kül zaman zaman kum, yürümek bundan dolayı da epey bir zorlu, her yerimiz toprak kül oldu. Yukarı çıkan çok grup vardı. Bu arada inenlere gıpta ile bakıyor ve tekrar yola koyuluyorsunuz. En çok ''ya tekrar patlarsa'' espirisi geçiyor insanların arasında.
    Ve tırmanış......

Başlangıç noktası



 Tırmanırken biraz bu volkanik dağ hakkında size bilgi vereyim. Vezüv 1280 m yüksekliğinde hala aktif olan bir yanardağ. Cazibesi de buradan geliyor ve her an faaliyete geçebilir. Avrupa'da son yüz yıl içinde tek faaliyetli olan yanar dağdır. Etna ve Stromnali yanar dağları da var ama onlar adalarda bulunuyor.



 Vezüv MS 79 yılında ilk püskürtmesini gerçekleştirmiş ve Pompei, Stabi ve Herculaneum şehirlerini yerle bir etmiştir.






   Manzarayı seyrederek çıktığımız için çıkış yorucu olmuyor. Ama hava sıcak, yinede yukarılarda olmak biraz esinti veriyor.



    Vezüv aynı zamanda Spartaküs' ün MÖ 73 yıllarında Capua'daki gladyatör okullarından kaçan 77 arkadaşıyla sığındıkları ve isyanı başlattıkları dağdır.










   Vezüv'ün püskürttüğü lav ve küllerden oluşan toprak çok verimlidir. Her halinden belli oluyor, her yer çiçek ve yeşillik, ayrıca dağın alt etekleri üzüm bağları ve meyve bahçeleri ile dolu. Bereketli ve ölümlü.....




Arada bir geriye bakarak ne kadar tırmandığımızı kontrol ediyorduk.










Ve sonunda tepeye ulaştık. Kraterin ağzına geldik, insan çok acayip hissediyor kendini.




  Vezüv şu an çok sakin görünüyor ama heybetinden hiç bir şey kaybetmemiş, şu an tam karşımızda.

   Vezüv'ün en üst bölümü iki tepeli olduğu için dağ içinde dağ görünümündedir. 200 bin yıl önce oluştuğu sanılan dağın MS 79 yılında güney ve batı etekleri yıkıma uğramış, kraterin güneyinde oluşmaya başlayan yeni koni her püskürmeyle biraz daha büyümüştür.
  Volkanın püskürttüğü lavlar ve küller 5 km çapında bir alana yayılmıştır. 




   MS 79 da patlayan Vezüv daha sonra uzun aralıklarla küçük püskürmeler görülmüştür. Neredeyse kesintisiz süren etkinlik dönemi 1631 yılında tekrar püskürmeye başlamış ve çok sayıda insanın ölümüne neden olmuştur. 1906 yılındaki patlamayla da eski krater yarılarak dağın yüksekliği azalmıştır. En son büyük püskürtmede 1944 de olmuştur. Şanslıydık ki biz oradayken de püskürtme olmadı.


  Vezüv yanardağına Ortaçağın Cehennem Bacası deniliyor. Son 60 senedir tık yokmuş. Bilim adamlarının söylediğine göre bu hayra alamet değilmiş. Bu uyku hali tekrar patlamanın habercisiymiş. Bilim adamları dağın altında yer kabuğunda yüzeye 10 km den daha yakın bir lav sütunu göremediklerinden, patlama olasılığından kesin olarak söz edemiyorlar. Ama hareketleri gözleyen çok sayıda gözlem istasyonu da bulunmakta.


  Bu patlamalar her seferinde 5-11 km küp hacimli kül püskürtüyormuş. Pilinius tipi denilen bu püskürmeler lavı çok yoğun olması durumda görülüyor. Yani sıkışmış gazlar büyük patlamalarla kurtularak büyük hacimli volkanik külleri havaya püskürtüyor.
  Bu küller bulut halinde de kalarak çevreye yayılabiliyor ya da çok büyük bir sıcaklıkla kızgın bir lav haline gelerek yamaçtan aşağıya akıyor.


   Araştırmalar ve edindiğim bilgiler çerçevesinde zaman zaman aktif duruma geçen Vezüv 203, 472, 512, 685, 993, 1036, 1139 ve 1560 yıllarında faaliyet göstermiştir. 1631 yılında büyük bir patlama daha gerçekleştirmiş ve etrafına lavlar saçmış, daha sonra 1794, 1872 ve 1906 yıllarında da faaliyet göstermiştir. 3 Haziran 1929 yılındaki faaliyeti çok ani olmuş ve tekrar lavlar çevreye yayılmış en son faaliyet ise 18 mart 1944 yılında gerçekleştirmiştir.



  Vezüv'ün patlaması durumunda Pompei bir kez daha kesin lavlar altında kalacak ve çok sayıda turist de ölecek deniyor. Ama patlayacağı önceden bilinir ve tedbir alınır sanırım. Yoksa felaket olur çünkü her yıl Pompei 2,5 milyon turist ziyaret ediyor. Ayrıca Napoli şehri de tarihten silinecek diyorlar. Burada ki halk bu tür tehlikeler konusunda yoğun bir eğitim alıyor.
















  Romalıların MS 79 yılında yanardağdan çıkan kızgın küllerin ve lavların altında kaldığı söyleniyor. İki gün süren bu felakette Pompei ve Herkulaneum şehirleri kalınlığı 10 metreyi bulan kül, lav ve balçık tabakalarıyla kaplanmış ve yok olmuş. Her patlamada binlerce hektarlık tarım alanları yok olmuş küller altında kalmış.






  Buradan Pompei görülüyor. Lavların şehri nasıl yok edebileceğini gözünüzde canladırmaya çalışıyorsunuz. Çok garip 24 ağustos 79 yılında yani bundan 1936 yıl evvel Vezüv'den dumanlar yükselmeye başlıyor, Pompei halkı bunları görünce limana kaçıp gemilere biniyor ve şehirden uzaklaşıyorlar. Eminim yine zenginler kaçmıştır. Olan her zamanki garip halka oluyor tabi. Sarsıntılarla birlikte 20 dk içinde halk kaçışmaya başlamış özellikle denize doğru kaçmaya başlamışlar. Lavlar aşağıya doğru akarken her yeri yalayıp yutmuş artık bu saatten sonrada sanırım kabulleniş gerçekleşmişti. Çok acı bir son. Zaten çoğu volkandan çıkan gaz ile önceden öldüğü söyleniyor.






Buradan da Napoli görünüyor.




  Tepeden Napoli şehri ve körfezi harika görünüyor. Buraya Napoli'den geçerek geldik, açıkçası hiç beğenmedim belkide güzel olan yerlerine görmedim ama şehir İstanbul'un Aksaray'ı gibi Aksaray bile daha iyi işte. O yüzden Napoli'de kalmayı istemedik. Ama buradan şehir çok güzel görünüyor. 



    Kraterin çevresinde tam bir tur yapamıyorsunuz. Meeting Point noktasından sonra geçişe izin verilmiyor. Tehlikeli diye. Bizde burada biraz dinlendikten sonra dönüşe geçtik. 
















Ve inişe geçtik....






  Sonunda arabamızın olduğu yere geldik her yerimiz toz içinde kalmıştı. Eee olacak o kadar tabi ki. Hava daha da sıcak olmaya başladı iyi ki erken gelmişiz bu sıcakta çıkmaya başlayanlara acıdım.
  Arabaya binerek o güzel yollardan inerek Pompei yoluna girdik. Bakalım Vezüv kurbanı olan Pompei nasıl bir yer.
  Pompei İtalya'nın özerk bölgesi olan Campania'da Napoli şehri yakınlarında bulunan hala bir kısmı da gömülü olan Roma antik kentidir. Daha önceden de bahsettiğim gibi volkanın patlamasıyla 79 yılında yakınındaki Herkulaneum kenti ile birlikte iki gün süren faaliyet sonunda volkanik küllerin ve cürüfun altında kaybolmuş bir şehir. 
   Şehir 1700 yıl öncesine kadar bu küllerin ve cürufun altında kalmış, 1711 yılında bir İtalyan köylüsünün bağda çukur kazarken bir duvara rastlaması sayesinde tesadüfen bulunmuştur. 16. yüzyılın ikinci yarısında ise bölgeye su kanalı yapmak isteyen Fontana tarafından bulunuyor. Bunun üzerine yapılan araştırmalar, kazılar kente ait bir çok bilgiyi ortaya çıkarması açısından çok önemlidir. Roma İmparatorluğunun tarihi hakkında, o zamanki yaşamlar hakkında bir çok bilginin de gün yüzüne çıkmasına vesile olmuş, Pompei günümüzde Unesco Dünya Mirası Listesinde olup İtalyanın en büyük turistik merkezlerinde biridir. 
  Arabamızı otoparklardan birine koyuyorsunuz. İnanır mısınız yer bulmak çok zor. Biz 10 dk gecikme ile antik kente giremedik 1 saat beklemek zorunda kaldık. Öğle tatili sonrasına kaldık. Bu arada Pazar günü olduğu için antik kenti gezmek bedavaydı, bu da bize bonus oldu. Giriş kişi başı 11 euro.
  1 saatte sıcakta ne yapalım derken gidip bir yerlere oturduk, saat 2:30 da Porta Marina kapılarını açtı. Bilet kuyruğuna girdik ama ödeme yapılmıyor.. Çoook kalabalık. Grup grup insan seli. Sonunda şehre girmeyi başardık..... 
  Aslında bu tür yerleri gezmek beni çok cezbetmiyor. Türkiye'de bu tür harabelerin çoğunu gezmiştik. Burasının ilginç hikayesi bizi çekti. 

https://www.youtube.com/watch?v=5nj5Z21CJ1o

 Bu sitede BBC' nin Pompei'nin son günü belgesi, hemen her şeyi anlatıyor.



  Şehrin günümüze kadar bu halde gelmesi muazzam. İnanamadığım en önemli şeyin o zamanlarda insanların çok modern yaşadıkları. Şehrin mimarisi bugünkü şehirlerle aynı benzerlik içinde. Şaşırtıcı.











    Pompei şehri Roma İmparatorluğu zamanında varlığını sürdürmüş, edepsizliğine düşkün olduğundan dolayı tarihten silindiğine inanılan düşünce kuvvetlidir. İnanışa  göre ilişkileri sapkın düzeye gelmiş olan şehri Allah cezalandırmış.
   Pompei liman ticareti yapan bir şehirmiş. Şehir  yüzde 60 asil halktan diğerleri ise kölelerden oluşuyordu. Asiller büyük bir zenginlik ve sefa içindeymişler. Söylentilere göre önce devamlı yiyorlar daha sonra yeme zevki devam etsin diye kendilerini kaz tüyü ile kusturuyorlarmış.
  Felaketin olduğu gün önceleri her şey normalmiş, hava biraz boğucu olmasına rağmen hatta hafif bir depremle de sarsılmışlar fakat halk bunu çok önemsememiş. Herhalde dağ arada bir bu tür sarsıntılar gerçekleştiriyormuş. Daha sonra kül yağmuru başlamış. Bir müddet sonra bu sarsıntılar geçmeyince halk panik olmuş ve bazıları limana doğru kaçmışlar ama onları kötü bir süpriz bekliyormuş. Çünkü oluşan dalgalar gemileri kızgın lavlara doğru atıyorlarmış. Evlerine sığınanlar ise yoğun kükürt dumanından boğulmamak için kendilerini dışarı atmışlar, ama dışarıda da taş yağmuru başlamış.Felakete bak
   İlk ölümler yere düşen gaz yüklü siyah taşların patlaması ile oluşmuş, tüm şehrin yok olması birkaç saatte gerçekleşmiş. Bu felaketten kimse kurtulamamış. 

    
  Halkın büyük bir kısmı taş olmuş. Taş olan bu insanlar o kadar hızlı bir şekilde yok olmuş ki bugün o insanların yaşadıklarının ve nasıl bir ruh hali içinde oldukları anlaşılabiliyor. Fırındaki ekmekler, ocakta bulunan domuz, kapıdan paralarıyla gitmeye çalışan bir Romalı, kimi çocuğuyla kaçarken, kimi kabullenişe geçmiş hali, kiminin başı elleri arasında.......
   







  Jeologlara göre halk kükürt gazından ölmüş, taşa dönmelerinin nedeni ise volkanik dağın püskürttüğü gazın sertleşip taşa dönmesi, bu lavlar kalıp oluşturmuş, zamanla içindeki et çürümüş ama dış kalıp aynen kalmış, sonuçta insan şeklinde kalıplar oluşmuş, kazıyı yapanlar bu boşluklara alçı dökerek insanların heykellerini elde etmişler.
  Isıs tapınağındaki insanlar, tiyatrodaki insanlar, yaşadıkları son anlar.... Yazıcı dükkanındaki balmumu tabletleri, kitaplıktaki papürüs kağıtları, barlardaki kadehler verilen son paralar .... her şeyleriyle taş halindeler. Cesetlerin çoğu kayık hanelerde bulunmuş.






   Kendinizi sürekli sonu görünmeyen taş sokaklarda buluyorsunuz. İlk kez burada keşke bir rehber olsaydı dedik. Çünkü hemen her evin tabelaların, sokakların, çeşmelerin hamamların tiyatroların ve tapınakların bir hikayesi olduğunu düşünüyorum. Ancak bu şekilde gezdiğiniz yerin bir anlamı oluyor. Yine de kendimi o çağa gitmeye zorladım. Yaşananları anlamak için.





 Tellerle çevrili olduğu için uzaktan görebiliyorsunuz. Çoğu taş bedende Napoli müzesine kaldırılmış. Ayrıca Pompei de bulunan bir çok mozaik parçası ve portreler bu müzede. 














  Ara sokaklardan bir türlü çıkamıyoruz. Sonuna kadar gidiyoruz sonra geri dönmek zor oluyor.






















Bu meydanda tanrılara kurban adanan sunak bulunuyor ve arka planda heybetli Vezüv.



   Her yerini gezmedik bile yine de bu sıcakta 1 saat kadar bir gezi yaptık sonra ayrıldık çok yorulmuştuk. Çok sıcaktı çünkü. 
  Şimdiki rotamız Ravello yoluyla inerek Amalfi.
.
   Aslında Amalfi'de Posinato'da yada Sorrento'dan birinde kalmaktı amacımız . Ama evdeki hesap çarşıya uymadı....... Gittiğimiz yerleri önceden araştırmıştım her yer öve öve biterilemiyor. Hakikatten de öyle. Ama Ege kıyılarını gezmiş bir kişi olarak bu bölge Egenin eline su bile dökemez. Olay tamamen pazarlama....biz inip gezemedik bile çünkü Pazar ve tüm Napoli'nin yerel halkı burada. Arabayı koyacak hiç bir yer yok. Gidilecek yol bir yamacı dağ diğer tarafı uçurum ve çok dar. Arabadan motorlardan ve tur otobüslerinden  ilerliyemiyorsunuz bile. O kadar kalabalık ki bu yerlerde inip bir dondurma bile yiyemedik. Her neyse belki  Ravelloda kalıp ertesi günü buraları gezmek çok daha iyi olurmuş. Aslında amacımız Salerno yoluyla Ravello'ya gitmekti ama biz dağ yolunu tercih ettik. Tabi buraların tadına varmak istiyorsanız hafta içi bir yada iki gün ayırmanız gerekiyor. Başka sefere. 
  
   Ravello'ya dağ yoluyla giderken yol size muhteşem bir manzara sunuyor..Gerçi bu yol epey bir vaktimizi aldı. Hızlı gitmek isterseniz Salerno yolunu tercih edebilirsiniz.
   Ravello'ya girdiğinizde süper konumlanmış evler sizi karşılıyor. Kasabanın içine girmedik bilemiyorum ama zaten çok küçük bir yer. Hızla geçip aşağıya sahil yoluna indik .Tabi burada arabayı park edemedik, ayağımız yere basamadı.... 
  Yollar çok dar araba kullanmak bir işkence üstelik kalabalık bir virajdan dönmek için karşıdan gelenleri bekliyorsun ağır bir otobüs dönecekse artı gerisini düşünün, iyi ki ben kullanmadım. 
   Şimdi gezimizden fotoğrafladıklarımız.







Buralarda trafik rahatlamıştı. Bizde inip bir kaç kare aldık.


    Daha sonra biraz rahatlayınca şımardık dedik ki, Posinato' da kalalım. Şehre gelince sahile iniyorsunuz bayağı aşağıda çünkü. Arabayla inmek ve sonrada çıkmak korkunç virajlar o kadar dar ki bide karşıdan araba gelirse vay halinize. Alaca karanlık kuşağı gibi. Ama buranın halkı çok tecrübeli zaten bizde bu gezimizin sonunda eşim daha doğrusu bir İtalyan gibi araba kullanmaya başladı. Her neyse inmeyi başardık saat 6 gibiydi belki denize falan gireriz dedik ama nafile arabayı koyacak yer yok, kıyı o kadar küçük ki. 



    Tekrar Napoli yoluna girdik Vezüv'e hoşçakal dedik...

   Ancak akşam 9'a doğru Napoli'ye vardık, bir çılgınlık yaparak Roma'da kalmaya karar verdik ......Roma'nın yolunu tuttuk.. 
   Gece yarısı Roma'ya geldik. Oteli ayırdığımızda gece yarısını geçiyordu. Bu yüzden otelde bize ucuza geldi. 







  Uyurken Pompei' de yaşanan hayat geldi aklıma... yüz yılda geçse bin yılda geçse insan her yerde insan. Acıları, mutlulukları, hırsları acımasızlıkları....yaşam hep aynı... birileri hep birilerini eziyor birileri isyan ediyor. haksızlıklar, aşklar, sapkınlıklar, güç savaşları, para hırsı ezme gücü iktidar gücü....... ve kendini aklamak için dine sığınma ve inancı içselleştirmeden kendine uydurma ve buna inanma ve inandırma........