Translate

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Romantik Yol (Romantische Straße)

 3.Gün (3.07.2014)

 
Romantische Straße
        Sabah erkenden kalktık, kaldığımız otel (Ibis Otel) güzel değildi kahvaltıda vermiyordu üstelik, yanımızda bulunan sandviçlerle bir şeyler atıştırdıktan sonra yola koyulduk. Dün gece romantik yolun yarısına kadar gelmiştik, neyse ki esas görülmesi gereken yerler Ausburg'dan sonraki yerlerdi. Birde dün gece 40 km geri geldiğimizi hatırladıkça gülmemiz geldi. Neyse bu da bir anı olacak sonunda deyip kendimizi avuttuk.
  
   






















Romantik Yol, Füssen'den Würzburg'a olan, ortaçağ da ticari amaçla kullanılan, 2. dünya savaşından sonra buraya savaşmak için gelen Amerika'lıların savaş sonrası Almanya'nın imajını değiştirmek için epey bir uğraş vererek turizme kazandırdıkları tematik bir yol. Yolu kuzeyden güneye doğru gezebildiğiniz gibi tam ters güzergahta yapabilirsiniz. Bizim gibi Münih'ten geliyorsanız mutlaka Alp dağları eteklerindeki Garmish'den başlamakta fayda var. Ama Frankfurt' a gidip Würzburg' dan da başlayabilirsiniz.
   Yol doğa güzellikleri, kaleleri, ortaçağ şatoları, ortaçağ kasabaları, köprüleri, müzeleri ve daha birçok güzelliği barındıran kültürel eserlerle dolu, yok böyle bir şey dedirtecek yaklaşık 350 km uzunluğunda, 28 kasabadan oluşuyor. Hepsini ayrı ayrı gezebilirsiniz yada önemlileri gezebilirsiniz sizin zevkinize kalmış.

http://www.romantischestrasse.de/index.php?id=157&L=  sitesini inceliyebilirsiniz


   Biz Füssen'den Ausburg'a kadar olan kasabaları gezemedik malum çok geç olmuştu. Bunlar Halblech, Wildsteig, Steingaden, Hohenfurch, Landsberg am Lech, Kaufering, Friedberg gibi kasabalar. Ama çok fazla bir şey kaybetmediğimizi düşünüyorum. Esas Ausburg'dan sonraki kasabaların güzel olduğunu duymuştuk, zaten programda her zaman istediğiniz gibi işlemiyor. Dün 109 kilometrelik Füssen- Ausburg yolunu gece 50 km daha yaparak Donawörd'e gidip bir 50 km döndüğümüzü sizinle paylaşmıştım. Umarım diyerek bu sefer aksilik olmaz düşüncesiyle Ausburg’dan yola koyulduk. Şehirde çok bir şey olmadığından arabayla bir tur atarak çıktık. Zaten dün gece otel ararken şehri bayağı bir gezmiştik. Ama Ausburg'u gezmek isterseniz mutlaka Mozart’ın aile evini, şehir içinde; Perlach kulesini, Rathaus (Belediye) binasını, Agustus çeşmesi gibi yapıları , çeşmeleri ile ünlü Maximillian caddesindeki yan yana rengarenk evleri ve Meryem Ana katedralini görebilirsiniz. 
      
     İstikamet Nordlingen. Nordlingen’e gelmeden Harburg’u gezdik. Harburg’ da aslında amacımız Harburg kalesine çıkmaktı ama çıkmak yemedi, zaten uzaktan da muhteşem görünüyordu, Denilene göre Micheal Jackson bu kaleyi satın almak istemiş ve hayallerim kalesi demiş. Kasaba masal kasabası gibiydi. 

Harburg

     Ve Romantik Yol üzerindeki kasabalar arasında tarihsel olarak en çarpıcı olanlardan biri olan NÖRDLİNGEN’e geldik. Kasabaya girip şehrin içinde bir otoparka park edip şehri turlamaya başladık. Kasabayı çevreleyen surların üzerinden yürüyerek tüm şehri yukarıdan gezebilirsiniz, kasabanın savunma duvarları adeta pergelle çizilmiş gibiydi. Kasabayı çevreleyen şehir surları 14. yüzyılda yapılmış ve hala orijinal olarak yaşamaya devam etmesinde ayrı bir heyecan veriyor insana. Surlardan istediğiniz yerde inip kasabanın içinde gezebilirsiniz. Biz bir müddet surlarda yürüdükten sonra şehre inip Rieskrater Müzesi’ne gittik. Tabi bedava girdik, Bavyera kartımız vardı çünkü. Bu kartı da daha başka bir yerde kullanamadık zaten.










St Georg's Çan Kulesi


Şehri üstten çekemeyeceğim için aşağıdaki fotoğrafı internetten aldım.

Buranın önemi hakkında size biraz bilgi vereyim. Şehir 15 milyon yıl önce bu bölgeye düşen bir meteorun oluşturduğu kraterin içinde kurulmuştur. Meteorit düştüğünde 1 km derinliğinde, 12 km genişliğinde ve 25 km çapında bir krater açmış. Hiroşima'ya atılan atom bombasının 250 000 katı büyüklüğünde bir enerji açığa çıkmış. Avrupa'daki en büyük kratermiş. Evlerin, binaların yapıldığı taşlar bu meteordan alınan taşlardır. Sıra dışı konumunu ve nasıl bir coğrafya içinde yer aldığını kavrayabilmek için Gotik kilise St. George’un "Daniel" olarak anılan ve kasabanın sembolü 90 metrelik ünlü çan kulesine çıkılması gerekiyordu ama biz yine çıkmadık, enerjimizi burada tüketmek istemedik, üstelik öğle vaktiydi ve hava bugün oldukça sıcaktı, çok da acıkmıştık. 

    Nordlingen'de gezmek için en az 3 saatinizi ayırmanız gerekiyor. Şehrin merkezinde St. Georg’s Kilisesi olduğundan kaybolma riskiniz de yok, çok sayıda kulelerle kaplı 2.5 kilometrelik surların üzerindeki yürüyüş yolundan ilerleyerek kasabayı yukarıdan dolaşabilirsiniz. En azından bir yarım daire tur atmakta fayda var. Tarihi kısmı gezmek için ’’Historischer Rundgang’’ tabelasını izleyebilirsiniz.


   Biz gezimizi tam bitiriyorduk ki birde ne görelim dönerci. Hemen fırsat bu fırsat deyip bir güzel döner yedik ayran içtik ama bize biraz ağır geldi. Sonra bu kasabaya veda etmek için otoparka gittik ve otopark cezası yediğimiz fark ettik. 10 euro. Bunu ödemek için belediye binasını aramaya başladık. Sonunda bulduk, bizi iyi karşıladılar ve turist olduğumuz ve kuralları bilmediğimizi anlayışla karşılayarak cezamızı sildiler. Almanya'da hatta Avrupa ülkelerinde otopark olayı çok önemli, park jetonlarını alırken süre ve fiyat bilgilerini okuyarak alın, sürelerine mutlaka dikkat edin.

    Nordlingen'den ayrılırken kasabanın dışında da park yerleri olduğunu gördük ve niye buralara park etmedik diye hayıflandık.

    Yolda bir yandan bir sonraki durağımız olan Dinkelsbühl hakkında bilgileri eşimle paylaşıyordum, bir yandan da bu akşam kalacağımız yer hakkında konuşuyorduk. Sonunda Rothenburg Ob Der Tauber kalmaya karar verdik. Bir Mc Donalds'a girip bir ara Bookingden yer ayırmamız gerekiyordu.

    Sonunda Romantik Yol’un tam ortasında bu güzergahın en şirin ve korunmuş kasabalarından biri olan Dinkelsbühl'e vardık. Kasaba “Romantik Yol” güzergahının tam ortasında, rotanın en şirin mekanı , Nordlingen girişine çok benziyordu.
  Dinkelsbühl kale duvarları ile çevrili olması özelliği ile günümüze dek uzanan tek ortaçağ şehri. Şehrin dört girişinden biri olan Rothenburg Kapısından içeri girdiğimiz andan itibaren ortaçağ dokusunu her yerde görebiliyorduk. Dik çatılı rengarenk evleri taş döşemeli sokakları bölgeye özgü geniş üçgen çatıları, kahverengi pervazlı pencereli Bavyera evleri, büyük yapılı kiliseler ve kuleleri ortaçağı olduğu gibi yansıtıyor.




 Bu kasabaya  da çok fazla vakit harcamadık yarım saatte gezdik ve içimizi çeke çeke bol bol resim çektik. Evler, sokaklar muhteşem dokuyu çok iyi korumuşlar. Her yer tertemiz..
     Hayranlıkla bu kasabayı da terk ettikten sonra bir Mc Donalds bulup bookingden otelimizi ayırdık ve erken bir saatte Rothenburg Ob Der Tauber vardık. Navigasyon sayesinde otelimiz bulduk. Bu arada araba gezilerinde mutlaka olmazsa olmaz Navigasyon. İnanılmaz işimize yaradı. 
     Rothenburg Ob Der Tauber'e vardığımızda saat 18:00 civarındaydı. Oteli bulmak biraz vaktimizi aldı ama oteli görünce bütün yorgunluğumuz gitti. Rothenburg Ob Der Tauber deki otelimiz çok şirindi. Hotel Rappen Rothenburg Ob Der Tauber.

Hotel Rappen Rothenburg Ob Der Tauber

   Otele yerleşip biraz dinlendikten sonra bir şehir turu yapalım dedik. Hava kararmadan şehri turlamak istedik otelin hemen yanından eski şehre giriş yapıyorsunuz, daracık sokaklardan gezerek Ob der Tauber'ın meydanına geliyorsunuz. Bizde öyle yaptık.








    Romantik yolun en güzel şehri olan Rothenburg obder Tauber Ansbach (Tauber nehrinin üzerindeki kırmızı) deniliyor. Bavyera'nın Franconia bölgesinde çok iyi korunmuş bir orta çağ şehri. Romantik Yolu takip eden herkesin mutlaka konaklaması gereken bir yer. İnanılmaz bir turist akını var bu arada.
    Kasaba da gece saat 8’de geleneksel hale gelen Night Watchmen (Gece Bekçisi) turu oluyor. Bizde şehri turlarken bu gece bekçisine rast geldik. 20 yıldır aynı kişi gece vakti turistleri gezdiriyor ve güzel hikayeler anlatıyor. Hans Georg Baumgartner, Rothenburg’un 17 yıllık gece bekçisi. Marttan Noel gecesine kadar her akşam, iki kez turistlere şehri gezdiriyor tarihini anlatıyor. Turlardan biri İngilizce diğeri Almanca yapılıyor. Hava karardıktan sonra düzenlenen tur içinde tek bir mumun yandığı fenerin ışığında gerçekten etkileyici. Biletler tam 5, indirimli 3 euro . İngilizce tur, birer euro daha pahalı. Biz meydanın merdivenlerinde oturarak dondurmamızı yiyerek Night Watchmen'nin konuşmasını dinledik. Daha sonra Hans Georg Baumgartner, turistlerle birlikte gezmeye başladılar bizde uyumak için otelimize döndük. Yarın yorucu bir gün olacak neredeyse.