Translate

2 Aralık 2022 Cuma

Ukrayna -Kiev

 

İspanya - Portekiz tatilimize Ukrayna 8 saat aktarmalı aldık. Böylelikle Kiev'i bu süreçte gezmeyi planladık. Çok ta iyi yapmışız. Aktarmalı uçuşlar hem uygun oluyor hem de o ülkenin bir şehrini gezebiliyorsunuz.
 Hava alanından Kiev' giden otobüse bindik. Amacımız Kiev'in cazibe merkezlerinin bulunduğu bölgeye gitmek.
 Otobüsten aldığım bir manzara. Binalar çok fena. Bizden de kötü.


Otobüsten inince uzun bir yokuş çıktık. 


Şu anda Kiev’in ana caddelerden birisi olan Yaroslaviv Val Caddesindeyiz.




Bu caddenin üzerinde Golden Gate dedikleri Altın Kapı bulunuyor. Zoloto Vorota


 Bugün gördüğümüz yapı orijinal değil çünkü yapının neredeyse tamamı orta çağda yok edilmiş. Bu kapı 11. yy' da bulunan orjinal kapıyı anmak için bulunuyor. Geçmişe dair sadece bir kaç tonoz, kemer ve sur kalıntıları kalmış. Bugün bu parçalar binanın içinde sergileniyor. Altın Kapı her şeye rağmen UNESCO’nun dünya mirasları listesinde yer almakta. 


  1017-1024 yılları arasında Kiev Liderliğinin kurucusu olan Bilge Yaroslav'ın verdiği emir ile inşa edilmiş. İstanbul'daki  Ayosofya camisi ile aynı zamanlarda inşa edildiği söylenir.
Kiev Golden Gate – Kiev Altın Kapı, şehrin etrafını çevreleyen surların ana girişi olarak kullanılmış ve güneşin üzerinden doğması nedeniyle Kiev yerlileri “Gökyüzü Kapısı” adını vermişler.
   1054 yılında burayı yaptıran hükümdar I.Yaroslav ölünce, 1240 yılında Moğol hükümdarı Batu Han’ın orduları tarafından kısmen de olsa zarar verilmiş. Sonrasında yine şehrin giriş kapılarından biri olarak kullanılmış ama daha çok törenlerde bu kapı kullanılmışlar.


  Binanın içine giremedik her zaman açık olmuyormuş. Ama okuduğum bilgelere göre içi epey güzelmiş. Kapısı da altından değil. Orjinali de değildi sanırım. Adının altın olmasının sebebi kapının yapımım altın karşılığında bir ödemeyle yapıldığı içinmiş.




Binanın eski hali bu. Bir kaç tane internet resmi buldum ama kapının orjinalinden eser yok.


  1982 yılında Sovyet yetkililerin isteği üzerine, tekrar yaptırılmasına karar verilmiş. Kapının neye benzediğine dair bir çok fikir yüzünden çok fazla tartışma olmuş. Sonunda karara bağlanmış. Yeni kapı Kiev’in 1500. yıldönümünü kutlamak için yapılmış. 2007 yılında ise tekrar bir restorasyon geçirmiş ve bugünkü hali ile karşımızda duruyor.






Üst katta bir de kilise varmış.






   Altın kapının hemen yan tarafında Yaroslav The Wise Monument – Bilge Yaroslav Anıtı bulunmakta.
Bilge Yaroslav, Kiev Rus döneminin en önemli hükümdarlarındanmış. Onun zamanında şehir en refah dönemlerini yaşamış. 
Yaroslav tarafından kurulan St. Sophia Katedrali siyasi, sosyal ve ruhsal yaşamın merkezi haline gelmiş.


   Anıt 1958 yılında heykeltıraş Ivan Kavaleridze tarafından tasarlanmış ve 1997 yılında  Yaroslav döneminde şehrin ana kapısı olan Altın Kapı’ ya yerleştirilmiştir. 
   Anıtın mesajı ise şöyle. St.Sophia Katedrali’nin bir maketini elinde tutan Bilge Yaroslav, Katedralin, Altın kapı tarafından korunduğu vurgusu yapmak için sırtını Altın Kapı’ ya dönmüştür.


 Adam'ın elinde kek var sanki. Zaten yerli halkta bu benzetmeyle anıta kekli adam diye adlar takmışlar. Çokta haksız sayılmazlar.


   Buradan ayrıldık St. Michael Altın Kubbeli Katedral (St. Michael’s Golden-Domed Monastery) gidiyoruz. 
   

   Altın kapıdan çok az bir mesafeden Sophia Meydanı çıkıyoruz. Tam arkamızda Aziz Sophia Katedrali ve girişteki çan kulesi kalıyor. Buraya şöyle bir baktık. Aslında  Kiev’in en güzel yapılardan biri olan Aziz Sofya Katedrali göremeden gitmek çok acı ama bizim çok sınırlı bir süremiz olduğundan bu kısmı es geçtik. Tabi önceden plan yapılsa geziye Katedral den başlamakta fayda var. Aziz Sofya Katedrali ve kompleksi tüm çevre ve binaları ile birlikte UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri. Biz tekrar geldiğimizde ilk ziyaret edeceğimiz yer burası olacaktır.
  İnternetten aldığım bir fotoğrafla sizinle Saint Sophia Catedralini paylaşmak istedim.


Çan kulesinden girişinde katedrale bakıp çıktık.


 Dünya tarih Ansiklopedisinden aldığım bilgileri paylaşmak isterim. 
Aziz Sofya (Aya Sofya) Katedrali, 11. yüzyıl mimarisi, resim ve mozaik çalışmalarının bir abidesidir. Katedral adını Ayasofya'dan almıştır ve devletin ana mabedi olarak manevi, siyasi ve kültürel merkezi rolünü oynamıştır. Aziz Sofya Katedrali'nin kubbeleri altında Büyük Düklerin törenleri, mukaddes konseyler, sefirlerin kabulleri ve siyasi anlaşmalarının imzalanması varmış. Kronikler o katedralde tutuldu ve Kiev Knezliği'nde bilinen ilk kütüphanesi de burada orada oluşturulmuştur.


 Katedrali kimin kurduğu kati surette bilinmemekte  iki farklı versiyonu bulunmakta Birincisi Kronik'e göre, katedralin kurucusu, 1037'de Peçeneklere karşı kesin zaferinden sonra katedrali inşa eden Kiev Dükü Bilge Yaroslav (978-1054)'dı. Diğer kaynaklar, katedralin 1011 yılında Büyük Vladimir (958-1015) tarafından kurulduğunu belirtiyor. Katedralin içindeki duvar kitabelerinin araştırılmasından sonra tarihçiler, katedralin temelinin 1011 yılında atılmış olabileceğini farz ettiler. Bu ikinci teori hem Ukrayna hükümeti hem de 2011 yılında katedralin 1000. yıldönümünü ciddiyetle kutlayan UNESCO tarafından kabul edilmiştir.




  Katedralin 1000 yıllık mazisinde bir çok olaya mevcuttur. Bir çok kez düşman istilasına, yağmalanmalara, kısmi yıkımlara, tamirlere ve yeniden yapılanmalara maruz kalmıştır.
  20. yüzyılda Aziz Sofya Katedralinin tarihte mühim bir rolü vardır. Yüzyılın başında iki önemli olay olmuştur. Birincisi, Pavlo Skoropadskyi'nin (1873-1945) 1918'de bütün Ukrayna'nın hetmanı olması ve 1919'da “iki Ukraynayı” birleştiren Birlik Yasası'nın ilanıdır. Bu ilandan sonra Ukrayna Halk Cumhuriyeti düşer ve Kiev şehri Sovyetler Birliği'nin bir parçası olur.
1920-30'larda Bolşevikler, SSCB'deki birçok kiliseye yaptıkları gibi katedrali de yıkmak ister, ancak bu kiliseye dokunmazlar. Aziz Sofya Katedrali toprakları Devlet Tarihi ve Mimari Rezervi ilan edilir. Bütün altın ve gümüş eşyalara el konulur, yaldızlı ikonostasis kaldırılır, altınların tamamı soyulur ve geri kalanı yakılır. 
1941'de Kızıl Ordu Kiev'den çekilirken Aziz Sofya'ya mayın döşenmiştir ama patlama olmamıştır. 
Kiev'in Nazi işgali sırasında ise, Aziz Sofya Mimari ve Tarih Müzesi'nin sergileri yağmalanmış ve bazı pahalı ikonlar ve fotoğraf arşivleri Almanya'ya götürülmüştür.
Savaş sonrası, katedralde ve çevre binalarda birçok yeniden yapılanma gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte birçok yeni fresk ve mozaik keşfedilmiştir. 
1990 yılında, Aziz Sofya Katedrali topluluğu UNESCO Dünya Mirası Listesi'ne dahil edilir.


  Çan Kulesi Kazak Barok tarzında yapılmıştır. Yüksekliği 76 metredir. Başlangıçta, çan kulesi üç tabakalıymış, ancak 1851-1852'de kule başka bir tabaka tarafından yükseltilmiş ve yaldızlı bakır levhalarla kaplı ahşap armut şekilli bir banyo ile taçlandırılmış. 
   Çan kulesinin duvar dekoru görülmeye değer. 






Şu anda Azizi Sofia Meydanındayız. Bu meydan Kiev'in ilk alanlarından biridir. Kiev'in tarihi merkezinde ve Bağımsızlık Meydanına ve Vlademir sokaklarına da yakındır. Meydanda, İstiklal Günü, Noel, Paskalya ve diğer birçok bayram kutlamaları için düzenli olarak kullanılmaktadır.



1036 yılında Peçeneklere karşı ciddi bir zafer kazanan Prens Yaroslav, Ayasofya Katedrali'nin dikilmesini emreder ve katedralin etrafındaki alana Sofya adı verir. 15.yy'da da meydanda ilk yerleşim yerleri ortaya çıkar, kısa süre içinde meydanda çeşitli panayır alışveriş pavyonları kurulur. 
17. yy'da, Bogdan Khmelnitsky'nin Kazakları komutasındaki Polonya ordusuna karşı kazanılan zafer bu meydanda kutlanır. 1888 yılında, vatandaşların talebi ve bağışları üzerine meydanın ortasında Bogdan Khmelnitsky'ye ait bir anıt dikilir. 


Elinde topuz bulunan atlı Hetman Bogdan Khmelnytsky heykeli meydanı süslemekte ve günümüze kadar gelmektedir. 





Hetman Bogdan Khmelnytsky heykeli Kiev’in en eski heykellerinden biri ve daha önceden belirttiğim gibi 1888 yılında yapılmıştır. Polonya ve Litvanya Krallığı’na karşı ayaklanmalarda önemli rol oynamış olan komutanı bu heykelle ölümsüzleştirmişler.





Şimdi Aziz Micheal Altın Kubbeli Katedraline doğru ilerliyoruz. (St. Michael's Golden-Domed Monastery) 


    
 Dinyeper nehrinin sağ kıyısında bir uçurum kenarında yer alan Manastır Kiev'in en önemli dini merkezlerinden biridir. 
  1050 yıllarında Kiev'in prensi I. Iziaslav Kiev 'deki Ayasofya Katedralinin yakınında bir manastır inşa eder ve adına Azizi Demetrius Manastrı ve Kilisesi adının verir. Yaklaşık 50 sene sonra oğlu II. Iziaslavch Svyatopolk, babasının koruyucu aziz Baş melek Mikail'e adanmış bir manastır kilise yaptırır. II. Syiatopolk Izıaslavych tarafından 1108 yıllarında inşasına yeniden başlamış 1113 yılında da açılışı yapılmıştır. Kilise Svyatopolk'un Polvtsya'lılara  kazandığı zaferi anmak için yapıldığı söylenmekteymiş, çünkü Baş melek Mikail savaş zaferlerinin koruyucuymuş.
   II. Iziaslavch Svyatopolk 1113 yılında manastıra hapsedilmiş. Aile üyelerinin de manastıra gömüldüğü söylenmekte.


Sviatopolk II tarafından babasının koruyucu azizini yüceltmek için manastır katedraline yerleştirilen   
                                                                 Aziz Demetrius Mozaiği 



 1713 yılında İlahi Azizi John yemekhanesi 1760 yılında da kapılar eklenmiştir. Manastırın çan kulesi ise 1716-1719 yılları arasında yapılmıştır.


 Katedral yapıldığı zamandan beri bir çok saldırıya ve felakete maruz kalmıştır. 1240 yılında gerçekleşen Moğol saldırıları sırasında manastır ciddi hasar görmüştür. Altın kubbeler saklanmış daha sonra tekrar yerine konulmuştur. Manastır daha sonra bakıma muhtaç hale gelmiş ve sonraki iki buçuk yüzyıla ait hiçbir belgeye rastlanmamıştır.

 
Katedralin alanı oldukça büyük bir bahçeye sahip. Bina mavi duvarlarla kaplanmış insanın ruhuna işliyor.

   
   1496'da manastır yeniden canlandırılmış ve II. Sviatopolk tarafından yeniden yaptırılan katedralin adı St. Demetrius Manastırı'ndan St. Michael's olarak değiştirilmiştir. 16. yy'da sayısız restorasyon ve genişletmeden sonra, yavaş yavaş Ukrayna'daki en popüler ve en zengin manastırlardan biri haline gelmiştir. 
    1618 yılında dini figur Antony Gekovych manastır üzerindeki gücünü artırmak istemiş ama buda sert tepkilere yol açmış ve Kazaklar tarafından Vydubychi Manastır karşısındaki hendekte boğulmuştur.


Yapının dış kısmı 18. yy da Ukrayna Barok tarzında yeniden inşa edilmiş, iç kısmı ise orijinal Bizans tarzında kalmıştır.


  Katedral muhteşem görünen altın kubbelere sahip. Asıl ilgi çekenlerden bir bence bu altın kubbeler. Baş melek Mikail için kilisenin üst bölümünde bir de altından heykel bulunmakta.


  Orijinal katedral 1930'larda Sovyet yetkilileri tarafından yıkılmış, ancak 1991'de Ukrayna'nın bağımsızlığının ardından 30 Mayıs 1999'da yeniden inşa edilerek açılış yapılmıştır. Bununla beraber iç dekorasyon mozaik ve freskler 28 Mayıs 2000 yılına kadar tamamlanamamıştır. Katedral içinde yer alan orjinal 19 mozaikten 18 tanesi ve diğer sanat eserleri ancak 2006 yıl sonlarına doğru Moskova'dan geri alınmıştır.

Yıkılan katedralin kalıntıları



Şimdi katedrale girip içeriyi gezeceğiz. Manastıra giriş ücretsiz. Ancak çan kulesine çıkmak isterseniz yada müzeyi ziyaret etmek isterseniz ücret ödemek durumundasınız. Kuleye çıkarken 2 katlı müzeyi göreceksiniz. Bizim süremiz kısıtlı olduğu için gezmedik. Ama müzede daha önceden bahsettiğim mozaiklerin yanında katedralin tarihi fotoğrafları çeşitli freskler  yıkımla ilgili belgeler sergilenmekteymiş. Ayrıca manastır yıkıldıktan sonra saklanan ve 17. yy dan kalma Mikail rölyefi bulunmaktaymış.



Kilisenin giriş kapısı.



Manastırın içinde fotoğraf almak yasak ama ben bir kaç tane çektim. Dayanamadım 🙈






Manastırın için de bulunan mezarların Svyatopolk ailesine ait olduğu söylenmekte. Katedralin içi freskler mozaikler tablolar ile süslenmiş. Manastırda ayrıca 19. yy sanatçılarından Dimitrije Avramovic'e ait eserlerde bulunmaktadır. 
Manastırdan çıktık kapının diğer yanında kapalı birde süslü bir kapı daha vardı. Tabi kaçırmadık.




















 Katedralin yanında bir de anıt bulunmakta. Bu anıt Kıtlık Kurbanların anıtı olarak bilinmekte. 1932 ve1933 yıllarında Holodomor'da hayatının kaybeden kişiler için yapılmıştır.


  Stalin dönemindeki oluşan kıtlık Ukrayna'da bulunan insanları da etkilemiş ve milyonlarca insan bu yüzden hayatını kaybetmiş hatta bazı köyler tamamen yok olmuştur. Bunca insanın ölümünden dolayı gömecek yer bile kalmamış çoğu ceset kuyulara atılmıştır. Anıt bu alayın unutulmaması adına dikilmiştir.















Katedralin önündeki alan da dönem dönem ayinlerde yapılıyormuş


 Çıktığımız bu meydan Mihaylovskaya Meydanı. Tam karşıda Ukrayna Bakanlık Binası bulunmakta





Mihaylovski Meydanı'ndaki Prenses Olga anıtının olduğu yerdeyiz. Burada ortada Prenses Olga'nın sağında Kaide Kiril ve Methodius kaideleri ve prensesin solundaki ise Havari Andriy Pervozvanny'ye ait anıttan oluşan heykelsi bir kompozisyon var.



Helga veya Kievli Aziz Olga olarak da adlandırılan Aziz Olga (890 -  969, Kiev; bayram günü 11 Temmuz), Rusya'da kaydedilen ilk kadın hükümdar ve Kiev'in yönetici ailesinin Hıristiyanlığı kabul eden ilk üyesi olan prensestir. Ortodoks Kilisesi'nin ilk Rus azizi olarak kanonlaştırıldı ve dul kadınların ve din değiştirenlerin koruyucu azizi kabul edilmiştir.
Prensese Olga, Kiev prensi I. İgor'un dul eşiydir. Eşi 945 yılında öldürülmüştür. Igor'un oğlu Svyatoslav hala reşit olmadığı için Olga, 945'ten 964'e kadar Kiev'in büyük prensliğini yönetmiştir. Kısa süre sonra Igor'un katillerini Slav kabilesinin yüzlerce üyesini öldürtmüştür. Olga daha sonra Ortodoks Hıristiyanlığı benimseyen ilk Kievli prenses olmuştur. Muhtemelen 957 civarında Konstantinopolis'te (şimdiki İstanbul), o zamanlar en güçlü patrikhanede vaftiz edilmiştir. Hıristiyanlığı Rusya'ya getirme çabalarına oğlu tarafından direnilmiş fakat torunu büyük prens St. Vladimir tarafından desteklenmiştir. 



Şimdiler de anıtları savaştan korumak için korumaya almışlar


 Şehrin ana meydanlarından birine olan Maidan Nezalezhnosti " Bağımsızlık Meydanı "doğru ilerliyoruz.



Kiev'deki Bağımsızlık Meydanı'na Lach Gates,(Lyadsky Gate) denen kapıdan giriyoruz. Orta Çağ'dan kalma Kiev'in üç şehir kapısından birisi olan Lach kapısını anmak için 2001 yılında inşa edilmiş bir anıttır. Diğer iki kapı Altın Kapı ve Yahudi (Lyiv) kapısıdır. 



Kapının hemen önünde Globus alışveriş merkezi bulunuyor ayrıca her yerde fıskıyeli havuzlarda bulunmakta.




Kapının en üstünde şehrin sembolü olan Baş melek Mikail heykeli yer alıyor. Kapılar, Kiev'in güneydoğu tarafında, eski şehrin Polonya mahallesinde bulunuyordu. Bu kapıyı geçtikten sonraki bağımsızlık meydanına girmiş olacağız.




Kiev Bağımsızlık Meydanı Maidan Nezalezhnosti Lyadsky Kapısı Aziz Başmelek Mikail ile Yandan Cepheden Görünüm




19. yüzyılda meydan, belediye meclisi ve asil meclis binalarını içeriyordu.1990 yılında meydan Ukrayna’nın bağımsızlık hareketinin başlangıcından bu yana, siyasi mitingler için geleneksel bir yer haline gelmiştir. Devrimler ve protestolar buradan başlamıştır.
 1990 öğrenci Granit Devrimi , 2001 Kuchma'sız Ukrayna, 2004 Turuncu Devrim ve 2013-2014 Euromaydan en önemli 4 büyük devrimdir.  
Meydanda ayrıca siyasi olmayan gösteriler ve etkinlikler düzenlenen bir alandı; ancak 2014 yılındaki Euromaidan olayları sırasında insanlarında öldürülmesinden dolayı eğlence yapılan bir alan olmaktan çıkmıştır. Bu tür eğlence etkinlikleri Sofiyivska meydanına yada başka alanlara taşınmıştır. Örneğin Noel Panayırları ve Yeni Yıl kutlamaları Sofiyivska Meydanı'na taşınmıştır.

Ukrayna’nın 4 büyük devrim hareketi var. Ancak en bilineni 2013-2014 Euromaidan olayları çok yakın geçmişe ait. Bir facebook çağrısıyla başlayıp, katliamla biten Euromaidan Olayları, Dünya’nın da gündemine oturmuştu. 




Caddenin tam karşısında ikonik bağımsızlık anıtı bulunmakta. Özgürlük Heykeli denen anıt Ukrayna bağımsızlığının 10. yılı için Barok ve Empire tarzda yapılmıştır. Heykel epey yüksek 61 metre uzunluğunda.








Heykelin elinde kartopu çiçeği bulunuyormuş





Meydanda yapılan devrimleri anlatan bilgiler ve fotoğraflar sergilenmekte.
Yapılan devrimlerin tarihçesi kısaca şu şekilde

1991yılında Ukrayna bağımsızlığı kazandı ve Sovyet Birliğinden ayrıldı.  
2004 – 2005 yılları arasında Turuncu Devrim oldu, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Viktor Yuşçenko ve Viktor Yanukoviç aday oluyorlar. Seçim sonucu olarak Yanukoviç’ çok küçük bir farkla Yuşçenko'yu geçiyor. Yuşçenko seçime hile karıştırıldığını belirterek halkı Kiev’de gösteri düzenlemeye çağırdı ve Bağımsızlık Meydanı ve Ukrayna Parlamentosu olan Verkhovna Rada’nın ( Mariyinsky Sarayının yanındaki bina ) önünde protestolar başladı. Gösterilerin büyümesi üzerine de meclis seçimi yenileme kararı aldı. Tekrarlanan seçimde Yuşçenko daha yüksek oy alarak seçimi kazandı. Bu olaylara Turuncu Devrimi deniyor. Turuncu denilmesi Viktor Yuşçenko’nun seçim kampanyası dönemince bu rengi kullanmasıdır. Yuşçenko batı yanlısı bir politikacı olarak biliyor. Turuncu Devrim’den sonra da cumhurbaşkanı oluyor.
2014 yılında Turuncu Devrim’de hile yapmakla suçlanan Viktor Yanukoviç 2010 yılında Cumhurbaşkanı seçiliyor. 2013′ ün son aylarında Yanukoviç Avrupa Birliği ile Ortaklık Sözleşmesini imzalamayacağını ve Rusya ile yakın ilişkiler kurulacağını açıklamasıyla Maidan’ da protestolar başladı. Halk Avrupa Birliğine girmek istediklerini, Avrupa’da yaşadıklarını ve Avrupalı olduklarını söylediler.
Barışçıl eylemler gittikçe şiddetlenmeye başladı. Yanukoviç desteğiyle de giderek katliama dönüştü. Protestocuların vazgeçmemesi, muhaliflerin baskısı, tüm Dünya’nın ayağa kalkmasıyla Yanukoviç Rusya’ya kaçtı ve darbe yapıldığını iddia etti. Acil bir seçim yapıldı ve yeni cumhurbaşkanı seçildi. Şu an Yanukoviç Ukrayna’da vatan haini sayılıyor ve hala Rusya’da sürgünde.






Kiev Kurucuları Anıtı ( The Founders of Kyiv Monument Kiev) 1400 yıl önce efsaneye göre Kiev Kyi, Shcechk, Khorvy adlı üç erkek ve Lybid adlı bir kız kardeş tarafından kurulmuş. Kiev adı da kardeşlerden Kyi’nin adından geliyormuş. Buraya tekneyle gelmişler ve görünce aşık olmuşlar. Her kardeş bir tepeyi almış, abileri Kyi’nin adını da şehre vermişler.


Bu anıttan Dnipro nehrinin kenarında bir tane daha bulunmaktaymış.



Aziz Volodymyr Katedrali 1862 ile 1896 yılları arasında inşa edilmiş bir katedraldir. İç duvar resimleri ve Bizans mimarisi ile 19. yy'ın ortalarında ve sonlarında Ukrayna sanat ve mimarisindeki bazı önemli akımları yansıtır. Ulusal yeniden keşif ve tarihi tarzların Romantik canlanmasıdır.



1930'lardan beri katedral, 4. yüzyıl Yunan şehidi  Azizi Barbara ve 15. yüzyıl Kievmetropolü                I. Makarii'nin kalıntılarını barındırmaktadır. 
2. Dünya Savaşı sırasında büyük bir kısmı hasar görmüştür. Savaştan sonra tekrar restore edilmiş. 1943'ten beri katedral, Rus (1991'den itibaren Ukraynalı Moskova Patrikhanesi) Ortodoks kilisesinin Kiev metropolü katedrali ve Kiev'in ana işleyen kilisesi olmuştur.








Artık otobüsümüze gitme vakti geldi. Uçağa yetişmemiz gerekiyor.






Kiev çok güzel bence 2 günde her yer gezilebilir. Görmediğimiz yerler var tekrar gelmek isteriz . Ama bu notlarımı yazarken ülkede savaş olduğunu biliyoruz. Maalesef 😢