Translate

24 Kasım 2019 Pazar

14.Eisriesenwelt (Werfen) Buz Mağarası - Liechtensteinklamm- Oberaudorf

18.07.2016. 
   Bugün gideceğimiz yer Dünyanın en büyük buz mağarası olan Eisriesenwelt- Werfen Salzburg'un 40 km güneyinde kalıyor. Avusturya'da bulunan doğal bir kireç taşı ve buz mağarası olan Eisriesenwelt- Werfen Alp dağlarının Tennengebirge bölümündeki Hochkogel dağının içinde yer almaktadır. 



Çıkılacak yerin krokisi


  Buraya arabayla epey bir çıktıktan sonra geliyorsunuz ve arabayı park ediyorsunuz. Bu binadan bilet alınıyor. Daha sonra uzun bir tırmanışa geçiyorsunuz. Daha sonra teleferiğe binerek oldukça yüksek bir yere daha çıkılıyor. Daha bitmiyor oradan da 20 dk kadar yokuş yukarı çıkarak mağaranın ağzına geliyorsunuz. Epey yorucu ve bir o kadar da eğlenceli olacağını düşünüyorum. Hadi bakalım tabana kuvvet.


 Buraya arabasız gelmek için Salzburg'dan Werfen'e her saat başı tren var. Trene biniyorsunuz; Werfen'de iniyorsunuz ve Hochkogel Dağına gidecek CarPark Gries'e 20-25 dk yürüyorsunuz ve buradan 15 dakika da bir kalkan otobüslere binerek Eisriesenwelt'e ulaşıyorsunuz.




 Unutmadan söyleyeyim mağara 1 Mayıs - 26 Ekim arası açık. Biz temmuz ayında olduğumuz için tırmanış çok rahattı.  Ama unutmayın mağaranın içi soğuk, ona göre bir şeyler giyinmenizde fayda var. Bize polar kıyafetler yetti ama yine de üşüdük.


   Giriş bu binadan. Burada kişi başı 24 euro ödeyerek maceraya başlayabilirsiniz. Eğer teleferik kullanmak istemiyorsanız daha az ödeme yapılıyor. Ama yolculuk sırasında gördüklerimden sonra teleferiksiz bence riskli. 








  Yukarıdan gördüğünüz kale Salzachtal vadisini 900 yıldır süsleyen Hohenwerfen Kalesi. Salzburg'a geldiğinizde bu ortaçağ kalesinde gezebilirsiniz. Duyduğuma göre ilginç şahin gösterileri de oluyormuş. Biz şu an tepeden bakmakla yetineceğiz. Tırmanmaya devam.




   Çok gizemli bir tünelden geçiyorsunuz. Yürümek çok zor gelmişti ama inanın yürüyüş ve tırmanış çok zevkli geçiyor. Alp'lerin o manzaralarını seyretmek bile başlı başına bir zevk. Hiç yorulmadan çıkıyorsunuz.





Tünelin etrafından da geçerek de gidebilirsiniz. Biz dönüşte kullandık bu yolu.



Tünelden çıkış.















İnanılmaz bir doğa.






 Teleferikle çıkacağımız nokta. Dikkat ederseniz oldukça yüksek bir tırmanış. 





Tepedeki evde Oedl Haus Werfen. Yani Dr Friedrich Oedl'in Evi. Teleferik merkezi.

   Teleferiğe  bu geleneksel dağ evinden biniliyor. 1955 yılında inşa edilen bu dağ istasyonu deniz seviyesinden 1586 m yükseklikte inşa edilmiş olup teleferik şirketi Eisriesenwelt GmbH & Comp. tarafından işletilmektedir.  
  26 Ekim 2014 yılında orjinal teleferik hava şartları sebebiyle ters döner ve teleferik turistlere kapatılır.  
   O zaman turistler bu dik kısmı yürüyerek tırmanıyorlarmış. Neyse ki şimdilerde yenilenen ve 15 kişilik bu yeni teleferiklerle 2-3 dakikada çıkabiliyorsunuz.
  Mağarayı her yıl 200000 kişi ziyaret etmekte ve bu yolu kullanmaktadır.




Teleferikten Alp dağlarının görünümü. Hiç bu kadar yükseğe çıkmadım. 




  Ve ayak basacağımız yer göründü nihayet. Çok dik bir çıkıştı. Ne yalan söyleyeyim korkmadım dersem yalan olur.











   https://www.youtube.com/watch?v=JkrixR-ljUw
 izlemenizi tavsiye ederim.





























Bulutlara yürümek....





 Giderken bir tuvalete girmek isteyebilirsiniz. Ne de olsa mağaranın içi soğuk ve gezinti uzun sürüyor.😁











 Mağara Hochkogel dağının içinde Pleistocene'nin Würm buzullaşma döneminden daha sonraki Üçüncül döneminde oluşmuştur. Kısaca 100 milyon yıl önce akan suyun geçitleri aşındırması ve kireçtaşındaki çatlak ve ayrıkları oluşturması ile oluşmuştur. 
    Eisriesenwelt Salzburg Alp dağlarının en büyük karst platolarından biridir. Eisriesenwelt  mağarasının girişi cehennem girişi olarak bilinir. Mağarayı 1879 yılında Anton Posselt adlı bir doğa bilimcisi mağaranın buzlu kısımlarını geçerek mağaranın ilk 200 metresini  keşfeder.
1912 yılında Alexander von Mark mağarayı keşfetmek için seferler başlatır ve onu diğer araştırmacılar takip eder. 1920 yıllından itibaren turistlerin gidebileceği bir yer haline gelir. 1955 yılında yapılmış bir teleferikle de 1,5 saatlik tırmanış 3 dakikaya düşmüştür.




   Mağara tam 42 km uzunluğundadır. Turistlere mağaranın çok az bir kısmının görülmesine izin veriliyor. Görünen yer buz kütlelerinin olduğu bir kısımdır. Bunun en büyük payını oluşturan kireç taşı mağarasını göremiyorsunuz. Zaten 40 km. Ne göreceğiz.


    
   Salzach nehrinin suları Eisriesenwelt giden dağ geçitlerini aşındırır ve buz çökmelerine sebep olur. İlkbaharda eriyen karlar çatlaklardan sızar ve mağaranın daha az soğuk bölgelerine dolar ve bu karların donmasıyla buzullar oluşur. Kış aylarında mağaranın içinde soğuk darbe yaparak buzlanmayı sağlar yazında soğuk rüzgarların mağaraya doğru esmesi sonucunda buzun erimesinin engellemesine yol açar. Mağaradaki bu oluşumlar böylece oluşur.
 Eisriesenwelt  Almancada ''Buz Devlerinin Dünyası '' anlamına geliyor


   Mağaranın kapısına geliyoruz. Burada da içeriye sizi gruplar halinde alıyorlar. Genç dağcılar size rehberlik ediyor. Mağaranın giriş kapsında sıramız gelene kadar oturup bekledik. Yaz ayında olmamıza rağmen burada hava çok soğuk. Sıramız gelince içeri gireceğiz. Maalesef içeride fotoğraf video çekimi yasak dolayısıyla internetten özel çekilmiş videoları izleyebilirsiniz





   Mağaraya demir kapıdan giriyorsunuz elinize içeride aydınlatması için küçük el lambaları veriliyor. Giriş inanılmaz rüzgarlı. İçeride 700 basamak çıkarak buz dağlarını, buz geçitlerini, özel adlar verilmiş değişik buz kitlelerini görüyorsunuz. Açıkçası ışıklandırma yapılsa daha iyi olurdu ama el yordamıyla bir şeyler görmeye çalışıyorsunuz. İnternette mağaranın içinin fotoğraflarını görünce nasıl çekildiğini de merak ettim doğrusu



   Merdivenleri hiç durmadan çıkıyorsunuz. Arkanızdan turistler geldiği için durmadan çıkıyorsunuz. Kondisyon önemli. Ne yalan söyleyeyim arkamda bir İsrailli aile vardı önce kadın sonra kocası ufak çocuklarını kucağında taşıyarak çıktılar. Ben de utancımdan sesimi kısıp çıkmaya devam ettim. Allah'tan rehber arada bir durup bilgi veriyordu da azıcık nefesleniyorduk. Sürekli hareket halinde olduğunuzdan üşünmüyor bence. Ama yürüyüş yolları son derece rahat ahşap merdiven ve platfromlarla düzenlenmiş.
   İnternetten bazı fotoğraflar aldım. İçerisi böyle asla aydınlık değil. Bazı yerleri görmek için rehber ışıklandırmasını açabiliyor. Bu fotoğraftaki yerlerin hepsini görüyorsunuz ama karanlıkta.











  Buz mağarası aslında turistler tarafından çok keşfedilmemiş bir yer. Daha da popüler bir yer olacağını düşünüyorum. Mağara 1928 yılında Salzburg Mağara Araştırma Derneği'ne kiralanan Ulusal Avusturya Orman Komisyonuna aittir.

 
   Çıkış. Yine muazzam doğayla baş başayız. Ama şimdi yokuş aşağı ineceğimiz için daha zevkli olacak.













   Teleferiği kullanmadan bu yollarla gelinmesi bence tehlikeli. Biraz ürkütücü geldi ama bu yolları tercih ederseniz sanırım giriş kapısında bilgi veriliyordur.











Tekrar teleferiğe bineceğimiz noktaya geldik. Şimdi sıraya girip teleferiğe bineceğiz.











İyi ki sabah gelmişiz. Sis bastırıyor ve o güzel manzaraları yakalayamayabilirdik.


İnanılmaz bir deneyimdi. Kesinlikle tavsiye olunur.






  Arabamızı otoparktan aldık ve Sankt johann im Pongau doğru yola koyulduk. İnerken ineklerin güzellikleri.


 Bu nasıl bir bölge. İnsanın burada ömrü uzun olur....






  Çok acıktık bir şeyler yemek için Mc Donals'da durduk. Sağlıksız beslenirken karşıdaki doğayı fotoğrafladım.







Enerjimizi kazandıktan sonra Liechtensteinklamm'a doğru yola çıktık.




    Liechtensteinklamm Salzburg'un 50 km güneyinde bulunan Avusturya Alp'lerinin 300 metre yukarısındaki kanyon. Yaklaşık 4 km uzunluğundaki bu dar geçit 1875 yılında yürüyüş yollarını kuran II.Johann Liechtenstein'in ismini almıştır.




Park ettiğimiz yerden buraya bir 10 dk yürüyorsunuz. 



  Bilet alarak içeri giriyoruz. Bu tür geçitleri daha önceden Almanya'da gezmiştik. Bakalım burası nasıl.












 Liechtensteinklamm Alplerin en uzun boğazlarında biri ve vadinin kaya duvarları 300 metre derinliktedir. Bazı yerlerde geçit çok daralmakta neredeyse 1 metre kadar bile daralmaktadır. Vadinin sonunda bir şelale varmış. Biz oraya kadar girmeyi planlıyoruz.





   Şelale ve sağanak su kütleleri bin yıl boyunca dağın derinliklerinden akarak bu kanyonu oluşturuyorlar. Kayaların oymaları muazzam 



















Şelale sonunda göründü...








   Lihtenştayn Boğazı çok etkileyici bir kanyon bence. Zaman nasıl geçti anlamadık. Şelale ye geldiğimizde tünellerden damlayan sularla epey bir ıslanmışız. Ama değdi doğrusu.


  Şelalelin sesi inanılmaz. Su sesinden kimse kimseyi duymuyor. Atmosfer bir harika. Doğa ve bu dağ manzarası insanları etkilediği için 1875 tarihinde dönemin Liechtenstein prensi de daha önceden bahsettiğim gibi buraya yazın gezmek için köprüler yaya yolları yapılmasını sağlamış. 









 Dönüşe geçtik artık...Geldiğimiz yolları tekrar yürüyeceğiz. İşin en kötü kısmı bu.














   Bu yazımı yazarken yaptığım araştırmalarda öğrendiğime göre Liechtenstein Boğazı Mayıs 2017 yılında bir kaya düşmesi sonucu kapatılmıştır. Liechtenstein Boğazı iyileştirme çalışmaları devam etmekte ve 2020 baharında tekrar açılacakmış. Yeni planlarda 1100 metrelik bir uzunlukta 59 noktadan kaya düşmesine karşın koruma ağları ve yeni merdiven ve platformlar yapılıyormuş. St. Johann im Pongau belediyesi gezginlere çekici bir gezi sunarken en yüksek derecede de güvenlik sağlayacaklarmış. Bu bilgiyi de buraya düşeyim. Bizde bir kez daha gideriz o zaman.




    Geri dönüşte doğayı bol bol fotoğrafladım. Bu arada arabayı park ettiğimiz yeri bulamadık. Sonra uzun bir turlamadan sonra hızımızı alamayıp park ettiğimiz yeri geçtiğimizi fark ettik.
















  Doğa mükemmel, Alp'in kar suları buraya çok cömert davranıyor ama insanları ve yönetimi de doğaya saygı duyuyor.








  St Johann im Pongau bölgesinden ayrılarak Oberaudorf kasabasına doğru yola çıkıyoruz. Gece burada kalacağız


    Yola koyulduk aslında buralara gelmişken St Johann kasabası da ziyaret edilebilirdi. Ama çok programsız olduğumuz için her şeye hakim olamıyoruz. Dolayısıyla kasabaya girmeden Direk Jochberg kasabasındaki Thurnpass kayak merkezinden giderek Almanya'daki Oberaudorf kasabasına giriş yapacağız. Yerimizi oradan ayırdık.




  Thurnpass-Jochberg kayak merkezinden geçerken biraz fotoğraf almak için arabayı park ettik. Her yer tablo gibi. 





1 saat sonra Oberaoudorf kasabasına geldik. Kalacağımız otel Gasthof Ochsenwirt Oberaudof.


 Otele yerleştikten sonra hava kararmadan biraz etrafta dolaştık.




Almanya'nın Bavyera kasabaları. Beni benden alıyor. Muazzam. 




    Oberaudorf Almanya'nın yukarı Bavyera bölgesindeki Rosenheim şehrinde bir kasabadır. Inn vadisinin incisi olarak bilinen Oberaudorf geleneksel evlerle ve otellerle çok cazip bir yer. Zaten bütün Bavyera kasabaları gerçekten harika bence.











  Oberaudorf'da yetişen ünlülerde varmış. Mesela futbolcu Bastian Schweinsteiger, ve Alman politikacı Edmund Stoiber gibi. Hatta Alman papa  XIV Benedict 'in annesinin doğum yeri de burasıymış



   Oberaudorf'a geldiğinizde çok çekici ve güzel bir dağlık bölgede huzur bulacağınıza eminim. Düz ve azıcık tepelik yürüyüş yolları nehirler göller ve bisiklet parkurları var. Tam kaçıp kafa dinleme yeri bence.


   Otele vardığımızda otelde eğlence vardı. Biraz seyrettikten sonra dinlenmeye çekildik. Bugün epey yorulduk. Ama bizi bir nebze de yolda ülkemizin durumlarını düşünmekten uzaklaştırmıştı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder