Sabah kahvaltımız otelin bahçesinde yaptık .
Bu gün Hollanda'nın çok güzel bir köyü olan Giethorn'a gidiyoruz.
Köyü bulmak biraz vaktimizi aldı yörede o kadar güzel köyler var ki karıştırdık sonunda bulduk tabi.
Daha köye girişteki evi görür görmez fotoğraflama ihtiyacı duyuyordunuz.
Giethorn köyü Hollandanın Overijssel eyaletine bağlı. Hollanda'nın Venediği olarak bilinen köy Unesco Dünya Mirasları listesinde.
Burası köyün girişi .Sol tarafımızda yapılmış bir kanal uzuyor. Köyün tam içine girmek için biraz daha yürüyeceğiz. Bu bölümde cafeler tuvaletler, pastaneler bulunmakta. Biz burada 11 civarında olduk. Şimdiden söyleyeyim çok kalabalık.
Tabi doğaçlama davranıyoruz. Bir rehber falan yok . Turistler nereye biz oraya. Kanal boyunca ilerliyorsunuz. Solda kanal ve büyük bir yeşil otlak alanı sağda çok güzel evler cafeler.
Adı keçi boynuzu anlamına gelen Giethorn'nun kuruluşu 13. yy dayanmakta. Köy çiftlik evleri kanallar ve tahta köprülerden oluşan masal gibi bir yer. Gerçekten de köyün içine girdiğinizde sanki bir masal diyarına giriyorsunuz. Cennet gibi bir yer.
Köye girdiğinizde içiniz bir huzur kaplıyor. Özellik şehir hayatında sürekli trafik gürültüsü inşaat gürültüsü insan karmaşasının içinden geliyorsanız burada hayattan ne çok şey kaçırdığımızı anlıyorsunuz.
Köyde yaklaşık 2620 kişi yaşıyormuş. Bazı evlere sadece kanolarla ulaşılabiliyormuş. Köyün içinde dediğimiz gibi motorlu bir araç yasak. Bisiklet kullanılabiliyor.
Şimdi solumuza kanalı alarak ilerliyoruz. Bol bol fotoğraf çekeceğiz.
Giethoorn'da bulunan müzelerden biri Museum Giethoorn't Olde Maat Uus (Het Olde Maat Uus Müzesi). Müze şimdilerde tamamen yenilenmiş. Müzede 100 sene önce yaşanmış bir çiftlik evinin gündelik yaşamları sergilenmekte. Müze Cumartesi ve Pazartesi günleri açık olduğunda biz giremedik. Müzede kahve köşesi ve film köşesi de bulunmakta.
https://www.youtube.com/watch?v=v8ia00cJ8nE
Köyde bu müzenin dışında Qude Aarde Müzesi ve Histromobil Müzeside bulunmakta. Bunlardan Qude Aarde müzesinde değerli taşlar ve minareller sergileniyormuş ama müze mart -ekim ve kasım- mart aylarında ziyarete açıkmış. Bir de Histomobil müzesi bulunmakta bu müzede son yüzyılda kullanılmış motorsiklet, araba, at arabası gibi araçlar sergileniyor.
Köprüden çektiğim turistler. Bana numaralarının bağırdılar ama not edemedim. Buradan belki görebilirler fotoğraflarını.
Şimdi gidip bot kiralayacağız ve kanallar arası gezeceğiz Hadi bakalım.....Bulunduğumuz yer Jan Gorthe Boten Verhuur ( Tekne kiralama yeri)
Tekneyi kiraladık. Bize daha doğrusu eşime kayığı nasıl kullanacağını tarif etti ve bir de yol haritası verdi. Bu haritayı mutlaka iyi anlayın yoksa kaybolan turistler oluyormuş. Bizde ilk çıktığımızda farklı bir yere gittik bir de oradan geri dönmekte zor oldu motoru su altı bitkileri sardı. Neyse ki kurtardık ama panik olmadım değil. Bir şey olmazdı da kanal suyunda o bitkilerle yüzmek biraz kötü olurdu.,
Kaybolduğumuz bölge...
Yolları iyi takip etmek gerekiyor.. Kurtulduğumuz an.
Şimdi tam geldiğimiz yolun kanalına girdik. Ama burası da öyle kalabalık ki. Trafik var. Çekilin yoldan biz geliyoruz duramıyoruz. Bammm. Çok eğlenceli
Tabi ben eğleniyorum eşimi bilmem.
Her yerde ördek var . Ördeklere çarpacağız diye çok korktum ama inanın hiç bir şey olmuyor.
Turistlerin keyfi yerinde. En çokta Çinli turist var. Zaten yılda 200 - 300 bin çinli turist bu bölgeyi ziyarete geliyormuş
Buradan sağa dönüyoruz. Bownvijde gölüne çıkıyoruz. Buradan ilerleyip haritada gösteren yerden dağa girip tekrar kanala gireceğiz ve tekneyi teslim edeceğiz
Tekneyi teslim ettik çok güzel bir deneyim olmuştu. Bulunduğumuz yerden geri dönmemiz gerek ama biraz daha ilerleyelim dedik.
Buradan bahçelerin arasında yeşilliklerde şirin köy evlerini seyrederek gezilebiliyor.
Tek kelimeyle mükemmeldi. Ama karnımız çok acıkmıştı. Üstelik onca geldiğimiz yolu geri dönecektik. Neyse ki zevkli bir yol Haydi tabana kuvvet deyip yola koyulduk.